Tüm dünyanın yüzüne koca bir tokat indirerek.
Haykırdı Gazzeli anne kucağındaki evladını göstererek.
“Çocuğum iki yaşında ama dört savaş yaşadı” diyerek
Gazze!
Açık cezaevine dönüştürülen bir şehir.
Muhasara kıskacında nefesleri kesilen hayatlar.
Karış karış işgal edilen aziz topraklar.
Tanklara karşı taş fırlatan cesur insanlar.
Ve şehadetin kapı kapı dolaştığı diyar.
Gazze!
İki milyarlık İslam ümmetinin izzetini koruyan,
Ve insanlığın haysiyet savaşını veren bir direniş mektebi
Toplandılar bir kez daha işgal ve ölüm kusan zalimler.
Kalpleri taştan, kalıpları demirden korkaklar.
Salyalarını akıtarak katliam planı yaptı cellatlar.
Toplandılar elleri kanlı, bakışları kinli, yürekleri kirli barbarlar.
Tekrar tekrar gözden geçirildi en kanlı hesaplar.
Önce en etkili yalanlarla bombalandı zihinler.
Sözde uzmanlar, bir bir sırladı gerçek dışı analizler.
Ve böylece, zihinlerde başladı en kirli işgaller.
Cinayete destek için tüm sömürgecilerden alındı sinyaller.
Ardından Demokratlar, Halkçılar, Özgürlükçüler
Sözde Medeniler, Modernler ve Hümanistler
Katille poz vermek için birbiriyle yarışa girdiler.
Üç maymunu oynadı Kirlenmiş Milletler
Ölüm uykusuna yattı teşkilatlar ve birlikler
Canlı yayında sergilenirken katliamlar, kol kolaydı tüm katiller.
Sadece seyretmeyi tercih etti Dünyaperestler.
Ve sadece kınama metinleriyle geçiştirdi ikiyüzlü sahtekârlar
Bir yandan timsah gözyaşı döküyor ölüm tedarikçisi ahmaklar
Öte yandan işgalciyle devam ediyor tüm kirli anlaşmalar
Gazze’de katiller sürü ile ancak yapayalnız müminler
O yüzden “Biz, Allah'tan başka sahibi olmayanlarız” dediler
Kimseden ses çıkmadı işlenirken tüm alçakça cinayetler
Oysa yeryüzü, kaybetti vicdanını her yıkım ve ölümle beraber
Güce baş eğdi saltanatına aldanan haramiler
Susma orucuna yattı nice iş birlikçi öncüler, önderler ve liderler.
Havadan, karadan, denizden ölüm kusuyordu makineler
Ama bir türlü kana doymuyordu işgalci Siyonistler
Tek tek öldürmeyi vakit kaybı sayınca Emperyalistler
Mekân ayırmadan toplu kıyım yaptı lanetli kavimler
İnsanlığa dair ne kadar değer varsa hedefe yerleştirdiler
Vicdanı, hastane, okul ve camilere atılan füzelerle,
Merhameti, Pazar yerlerindeki fosfor bombalarıyla yok ettiler
Ve insafı, milyonları karanlık ve susuzluğa mahkûm ederek kuruttular.
Qutile Ashabul Uxdut. Ennâri żâti-l veqûd
“Kahrolsun, attıkları ateşle masum halkı diri diri yakan zalimler!”
Kahrolsun küresel denklem ve bölgesel ittifaklar yüzünden susanlar!
Ve kahrolsun çocuklar katledilirken rahatça yerinde oturanlar!
Artık bugün;
İman ve direnmenin bedelini muhasara ile ödeyen Şi'bi Ebî Tâlib
Zalim Yezit’e başkaldırırken susuz ve yalnız bırakılan Kerbala
Elma kokulu zehirlerle katledilen sessiz ve mazlum Halepçe
Atom bombasıyla topluca imha edilen masum Hiroşima’dır Gazze!
Ve bugün Gazze’de bombalar sadece can almıyor.
Her ölümle insanlığın adalet ve hukuka olan inancı katlediliyor
Her yıkımla dünyanın aklı, kalbi ve umudu enkaza dönüşüyor
Her saldırıyla evrensel değerler tekrar tekrar çiğneniyor
Vurulan her mekanla yüreğimizde ağır yaralar açılıyor
Ve Gazze’nin susuz toprağı masumların akan kanıyla sulanıyor.
Şimdi söyler misin ey dünya!
Neden Televiv’de ölüm ile Gazze’de ölüm birbirine benzemiyor?
Neden birilerinin ölümü istatistik birilerinin ki büyük kayıp sayılıyor?
Ve neden acılar diline, dinine, rengine ve coğrafyasına göre değişiyor?
Ama biz biliyoruz!
Dünyanın vahşete susarak tarihine utanç dolu bir sayfa eklediğini
Ve İnsanlığın soykırımı izleyerek yüzüne kara bir leke sürdüğünü
Ve biz biliyoruz!
“Mazlumun zalimden öcünü alacağı günün, zalimin zulmettiği günden daha çetin olacağını…”
O yüzden Gazze’nin direnişi bir mekteptir.
Ve Gazze’nin direnişi düşürüyor tüm maskeleri
Maskeleri düşüyor, kadın ve çocuk hakları savunucularının
Sözde bağımsız kuruluşların ve tarafsız medyanın
Düşüyor maskeleri evrensel bildirilerin ve uluslarası sözleşmelerin
Yenilecekler!
Silah yüklü gemilere güvenip tehdit yağdıranlar.
Güçlerini birleştirip masum çocuklara saldıran zorbalar.
Cehennemlerine odun taşıyan insanlık düşmanı bozguncular.
Dünyaya nizam vermek için sinsi plan kuran ahmaklar.
“Elem yec’al keydehum fî tadlîl”
“Rabbimiz onların kötü planlarını başlarına geçirecek”
Ve kaybedecek!
Toplantılarını kınamayla geçiştiren koca adamlar
Kötülüğü eliyle def etmeyi erteleyen iktidarlar
Allah’ın ipine sarılıp birlik olmayı başaramayanlar
Kaybedecek reel politikler, maslahatçılar ve denge gözetenler
Bebekler katledilirken susup koltuklarına yapışanlar
Güce teslim olup kıblelerini Waşingtona ayarlayanlar kaybedecekler!
Yemin olsun!
Çocuklarının cesetlerini tanımak için kollarına isimlerini yazan anneye
Anestezisiz ameliyatta acıya dayanmak için Kur’an okuyan yavruya
Yemin olsun!
Minik bedeni enkaz içinde çıkarılan emzikli bebeğe…
Bombaların şiddeti ile korkudan titreyen çocuğa…
Katledilen annesini saçlarından tanıyan küçük kıza…
Evladının naşına sarılıp ağıtlar yakan anneye…
Poşette çocuğunun ceset parçalarını taşıyan babaya…
Ve her gün onlarcası şehit olup bizi Allah’a şikâyet edenlere yemin olsun!
Ve yemin olsun ki!
Demir Kubbenin sahiplerini zelil edecek Gök Kubbenin Rabbine teslim olanlar.
Ve yenilecek Dünyanın baş belası kibir dolu tüm zorbalar.
“Fece’alehum ke’asfin me/kûl.”
Şüphesiz ki “ Sonunda Rabbin onları yenilip ezilmiş ekine çevirecek…”
Kaleminiz dert görmesin kardeşim zalim ve mazlum satırlarda ancak bu estetikte ve güzellikte resmedilebilr