İnsanlık büyük ve zorlu bir yol ayrımında. Herkesin gözleri önünde Hastane ve Okullar, Cami ve Kiliseler, Ambulans ve Yardım Araçları, Fırınlar ve Su Depoları tereddütsüz vuruluyor. Kadın, çocuk, yaşlı, engelli ayrımı yapılmadan barbar bir katliam gerçekleştiriliyor. Bir aydan fazladır tüm Dünyanın gözleri önünde işlenen bu vahşi soykırımın elbette tüm insanlık için çok ağır sonuçları olacaktır.
Yakın tarihinde yaptığı zulümlerle insanlığın ve insani değerlerin başına bela olan İsrail denilen azgın ve şımarık güruh ile kendini yeryüzünün sahibi gören ABD, kuralsızlıkta sınır tanımıyor. O yüzden bugün dünyanın vicdan sahibi tüm halkları hep birlikte İsrail’in vahşiliğine, ABD’nin barbarlığına ve Batı denilen sahtekâr topluluğa karşı erdemli bir duruş sergileme imtihanıyla karşı karşıyadır. Ya bütün kişi, kurum ve topluluklar bu açık katliamlara karşı büyük bir inanç, cesaret ve kararlılıkla mücadele edecek. Ya da insanlık hiçbir hukuk ve sınır tanımayan bu işgal ve katliamlar sonucunda küresel bir zulüm sarmalına mahkûm olacaktır.
Eğer insanlık, bunca zulüm karşısında rahatını bozma gereği duymayıp sessizce “bekle gör” anlayışıyla hareket etmeye devam ederse... Sömürüler, yıkımlar, ölümler ve acılar tüm inançlarda köklü bir sorgulama ve tüm vicdanlarda büyük bir rahatsızlığa yol açmazsa katliamlar küreselleşecek.
Nasıl olsa işgal edilen topraklar, sömürülen toplumlar ve öldürülen insanlar bizden değildir, anlayışı ile etkisiz ve tepkisiz kalınırsa... Vicdan sahibi insanlar, kim ve nerede olursa olsun zalimlere karşı durmayı başaramazsa… Ve mazlum halklar içlerine atılan fitnelere kanıp birbiriyle kavga etmeye devam ederse işgaller küreselleşecek.
Görünen o ki Siyonist lobi Batı’dan Avrupa’ya, Asya’dan, Afrika ve Arap dünyasına kadar birçok iktidarı rehin almış durumda. Buna mukabil dünyadaki tüm halklar sokaklara dökülüp İsrail-ABD-İngiliz yapımı bu soykırımı telin ediyor. Şahit oldukları barbarlığa yöneticilerinin ortak olmalarını ve sessiz kalmalarını istemiyorlar. İşte bu insanlık adına çok umut verici bir durumdur. Yine katillere tedarikçilik yapan firmalar her yerde boykot ediliyor. Eğer bu uyanış devam eder ve daha fazla organize olmayı başarabilirse insanlık adına çok hayırlı işler ortaya çıkacaktır. Zira bugün yeryüzünün daha emniyetli bir yurt olması isteniyorsa inanç, fikir, ideoloji ve kıtaları aşan değer merkezli bir anlayışın inşa edilmesi şarttır.
Yıllardır Afganistan, Bosna, Irak, Suriye, Yemen, Arakan, Doğu Türkistan, Filistin gibi birçok yerdeki tüm halklar küresel bir kötülükle karşı karşıyadır. Bu kötülük ve barbarlıkların altında batının işgal ve sömürü mantığı yatmaktadır. Bir yandan kendisini tüm gelişim ve ilerlemenin membaı olarak servis eden batı, öte yandan zulüm, işgal ve soykırımlarla bu putlarını tek tek yiyor. Örneğin Rusya-Ukrayna savaşında kısa sürede Rusya’ya uluslararası hukuk adı altında yapılan yaptırımlar nedense 75 Yıldır işgal ve katliama maruz kalan Filistinliler için bir türlü uygulanmıyor.
Dolayısıyla küresel çifte standarda, arsızlığa, ahlaksızlığa, zulüm ve zorbalığa… Evrensel hukuk, uluslararası sözleşmeler, insan hakları beyannamesi gibi yalnızca Hristiyan, Yahudi, sarışın ve mavi gözlüleri koruyan paçavralara… Yalan, talan ve yağma dolu tarihlerini Hollywood algısıyla makyajlayıp eşsiz ve erişilmezmiş gibi sunan bu vahşi batıya karşı… Artık Dünyanın tüm halkları; inanç, düşünce, milliyet ve bölge farklarına bakmadan küresel bir vicdan intifadası (ayaklanma) başlatmak zorundadır.
Aksi halde, uyduruk sapkın inançlarıyla ekini ve nesli bozmaya, insan fıtratını ifsat etmeye yemin etmiş bu azgın Siyonist güruh ile ellerinde hala Kızılderili ve Afrikalı kanları bulunan ABD, Fransa ve İngiltere gibi küresel haydutlar bütün insanlığı ateşe vermekten imtina etmeyecekler. O yüzden, küresel zulüm, işgal ve soykırımlara karşı büyük bir vicdan intifadası başlatarak insanlığı ve insani değerleri korumalıyız. Bu terör şebekesinin işgal ve soykırımını tüm dünyaya duyuracak çalışmalar yapmalıyız.
Kudurmuş Siyonistlerin vahşetine ve emperyalist haçlı barbarlığına karşı, asla ne sessiz kalmalı ne de umutsuz olmalıyız. Ve asla organize olmuş bu katil sürüsünün karşısında direnen Filistinli kardeşlerimizi yalnız bırakmamalıyız.
Kimimiz yürüyüp slogan atarak,
Kimimiz zulmün alçaklığını resmederek,
Kimimiz şiir yazarak, marş söyleyerek,
Kimimiz insanlığın bu utancını tarihe not düşerek.
Kimimiz kardeşleri için malından infak ederek.
Kimimiz secdeye kapanıp gözyaşlarıyla dua ederek.
Kimimiz yardım çalışmalarını organize ederek.
Kimimiz yalan bilgiye ve dezenformasyona karşı hakikati haykırarak.
Kimimiz minberde, amfide, salonda, sınıfta, meydanlarda toplumu bilinçlendirip vicdanı ayağa kaldırarak birer intifada başlatmalıyız.
Bunları yaparken kimse kimsenin yaptığını küçümsememeli. Cemaat, cemiyet, mezhep, hizip, logo ve tabela gibi isim yarışına tevessül edilmemeli. Dünyanın tüm adil ve vicdanlı halklarıyla ortak hareket ederek zulüm konsorsiyumuna karşı vicdan cephesi oluşturulmalı. Biliyoruz ki yakın tarihin şahit olduğu en cesur, fedakar ve izzetli insanları şu an canları, malları ve evlatları pahasına, zalim ve barbar bir topluluğa karşı izzet savaşı veriyor.
O halde, insanlık ailesinin tüm erdemli toplulukları da küresel bir vicdan intifadası başlatarak zalimlerin değil mazlumların yanında olduklarını ilan etmeliler. Unutmayalım ki bu insanlığın haydutluğa ve vahşiliğe karşı verdiği vicdanı koruma mücadelesidir.
Kesinlikle kardeşim insan olmanın vicdanlı olmanın ahlaklı olmanın müslüman olmanın gereği de bulur